Tuesday, October 15, 2019

Bir sürü insan eyvah bütçe açığı büyüyor diyor ama ben tersini diyorum.

Türkiye'de bütçe açığı ve hükümet borcu içinden geçtiğimiz dönemde çok küçük. Hükümetin daha da borçlanarak harcamalarını artırması gerek. Ama lira cinsinden borçlanacak. Doğrudan bankalardan borçlanırsa para arzı da artmış olur. Hükümet doğrudan bankalardan lira borçlanarak harcamalarını artırmak zorunda. Korkulacak bir şey yok. Anaakım teorideki dışlama etkisi (crowding out) diye bilinen şeyin doğru olmadığı biliniyor. Zaten özel sektörün daha da borçlanabilecek hali yok. Bir sürü hanehalkı ve şirket borçlarını ödeyemez halde. Bunlar bu hale hükümet çok borçlandığından dışlama etkisi nedeniyle gelmediler. Ekonominin büyüme hızından daha hızlı borçlandıklarından geldiler. Faizler de bu koşullarda hükümet borçlanmasını artırıyor diye de artmaz. Artarsa nedenleri başka şeyler olur. Ayrıca enflasyon da olmaz hükümet KDV, ÖTV gibi vergileri yükseltmezse. Talep yok ki ortalıkta enflasyon olsun.

Aşagıdaki veriler OECD verileri ve bunlar BIS verilerinden farklı. BIS verileri yalnızca kredileri ve tahvilleri kapsıyor. OECD verileri hem onları hem de diğer tür borçlanma araçlarını kapsıyor. Dolayısıyla OECD verileriyle hanehalkı borçluluğunda büyük bir farklılık olmuyor ama reel şirket borçları kabaca ikiyle çarpılıyor. OECD verileriyle bizim reel şirket borçlarının GSYİH'ye oranı 2013 yılında yükselmeye başlıyor ve gördüğünüz gibi artış GSYİH artışından çok daha hızlı. 2017'ye gelindiğinde  oran %152,73 ve artış durmuş. Borç yükü artacağı kadar artmış, sıra kaldıraç küçültmeye gelmiş. Zaten 2018 yılını da kapsayan BIS verisinden de artışın çok yavaşladığı gözüküyor ama tabii o veri yalnızca krediler ve tahviller verisi. Hanehalklarının kaldıraçının da 2013 yılından beri düştüğü buradan da gözüküyor.

Öncelikle, hanehalkları ve reel şirketleri kapsayan finansal-olmayan özel sektör borcunun GSYİH'ye oranının %100 üzerine çıkması sorundur. Hatta %80 üzerine bile çıkması sorundur. Bizim yalnızca reel şirketlerin bu oranı 2010'dan beri %100 üzeri. 2017'de ise %150 üzeri. Toplam ise 2017'de %170'in üzeri. Çok büyük bir borç yükü ve bu sektör istese de istemese de kaldıraç küçülteçek. Zaten hanehalkları küçültüyor yeni borç alamadıklarından. Batık borçlar da cabası. Yani borç deflasyonu başlamış durumda.

Bu durumda hükümetin yukarıda dediğim şekilde borçlanarak harcama yapması gerekir. Ayrıca KDV, ÖTV gibi vergileri artırması değil azaltması gerekir. Ayrıca dar gelirli hanehalklarının ve KOBİlerin borçlarının affı gerekir. Eğer ben Müslümanım diyorsa bu hükümet, Bakara 280 Ayetini zahmet edip okusun ve anlasın.

Yapılanlarsa yapılması gerekir dediklerimin tam tersi. Yani bu darboğazdan ekonomi finansal-olmayan özel sektör borç yükünün altında daha da ezilip göçmeden çıkış yok.