Friday, August 30, 2019

Bu da ABD'de resesyon sinyali

https://markets.businessinsider.com/news/stocks/consumer-sentiment-drops-most-since-2012-on-tariff-concerns-2019-8-1028488205?utm_campaign=browser_notification&utm_source=desktop

Michigan Üniversitesi Tüketici Hissiyat Endeksi önemli bir endekstir. Zamanında kurduğum bir modelin üç değişkeninden biriydi. Kendisi değil de değişim hızı. Diğer ikisi 10 Yıl - 3 Ay ABD Hazine faizi makası ve altın fiyatı değişim ivmesiydi.

Bayağı başarılı bir modeldi benim model. Kumardan çok iyiydi.

Ağustos heyecanlı geçti

Dünya finans tarihinde olmamış bir sürü şey oldu ama nasılsa hisse senetleri hala dayanıyorlar. Bu ay ciddi bir göçüş gerçekleşmedi. ABD'ye resesyon geldiği resmileşssin, gerçekleşecek.  Geldi bence. ABD'de resesyonları açıklayan kurumun adı National Bureau of Economic Research (NBER).  NBER resesyonları 6-12 ay geriden açıklar. Bence geldi de henüz açıklanmadı. Küresel resesyon zaten geldi. Hindistan'ın büyümesi bile %5'e düşmüş.  Gerçi Çin ve Hindistan büyüme rakamları yalandır. Yüzde 2-2,5 kadar küçüktür açıklanandan. Ama olsun. Hesaplar açıklananlar üzerinden yapılıyor. Sıkıntı açıklananların düşük olmasında.

Wednesday, August 28, 2019

Hani İngiltere demokrasiydi?

Parlemento 14 Ekim'e dek askıya alındı. Alan Kraliçe ama bir Başbakan böyle bir istekte bulunduğunda Kraliçe neredeyse mecburen parlementoyu askıya alıyor. Bugüne dek almadığı görülmemiş olduğundan. Dolayısıyla bu işi yapan aslında Boris Johnson. Yani Başbakan.

Demokrasi ile büyüme arasında çok ciddi bir ilişki olduğu açık. Artık demokratik olmadığından İngiltere pek büyüyemiyor bugünlerde.

Sahi.

Eskiden demokratik miydi?

ABD 30 Yıllık Faizi tüm zamanların en düşük değerini gördü

%1,905. Daha önce olmamış bir şey. Bir zamanlar birkaç yıllık senkronize küresel büyüme olacak diyenler bugün ne diyorlar? Utanmıyorlar mı? 

Diyorum ya ben bir sürü portföy yöneticisini kötü yeniyorum.

Bu yüzden. 1999 Ağustos'undan beri %100 uzun dönemli ABD Hazine bonolarındayım.

Bono ralisi yatırımcıların ihtiyaç duyduğu surata tokattır.

Yenildim ey halkım, unutma beni!

17 Haziran 1999'da Küreselleşme Karşıtı Hareket ile başlayan "memleketi internet üzerinden kurtarma" çalışmalarım 20 yıldan artık sürdü ve geçen sürede şunu öğrendim. Memleket internet üzerinden kurtarılamıyor.  Başka şeyler yapmak gerek.

Yenildim ey halkım, unutma beni!

Tuesday, August 27, 2019

Hani borçlar silinemiyorlardı?

2002'de bizimkiler kütür kütür borç silmişler. Tevekkeli değil 2002'de kredi/mevduat oranı %37'ye düşmüş.

https://www.evrensel.net/haber/128849/istanbul-yaklasimi 




Hem de vatandaşa ödeterek borç silmişler. Ben onlara bu iş nasıl bedavaya yapılır, onu anlattım, hala başka şeyler yapmaya çalışıyorlar.

Vaz geçtim ama. Kendini kurtarmak istemeyenleri kurtaramazsınız.

ABD 30 Yıllık faizi bugün ABD 3 Aylık faizinin altına gitti

Bu da önemli. İlk kez bugün oldu son ters dönme başlayalı beri.

ABD'ye resesyon geldiğinde dünya da beraber gider

Ve ABD'ye resesyon henüz gelmediyse bile geliyor. Pek yakında sinemalarda. Bugün hem 10 Yıl - 3 Ay, hem de 10 Yıl - 2 Yıl ABD Hazine faiz makasları negatif olalı beri en büyük negatif değerlerini gördüler. Aslında ilki Mart 2007'den beri, ikincisi Mayıs 2007'den beri. Bu makasları ciddiye almak gerekir.

https://markets.businessinsider.com/news/stocks/yield-curve-inversion-deepest-since-2007-flashes-recession-signal-2019-8-1028478146?utm_campaign=browser_notification&utm_source=desktop

Olanları acı bir tebessümle izliyorum.

Beni izleyenler biliyorlar. Olacak dediklerimin hepsi oluyor. Neden benim dediklerim oluyor da böyle toz pembe şeyler diyenlerinki olmuyor? Çünkü dediklerimden hiçbir maddi beklentim yok. En büyük yansızlık o zaman olur. Buyrun bakın altına, hisse senetlerine ve hazine bonolarına. Dediklerim olmadılar mı?

An itibarıyla ABD faizleri:

1M 2.082
  3M 2.003
  6M 1.888
  1Y 1.761
  2Y 1.526
  3Y 1.440
  5Y 1.389
  7Y 1.442
  10Y 1.483
  30Y 1.959

Göçüşe az kaldı. Birkaç haftadan söz ediyoruz.

Sunday, August 25, 2019

19 Yıl Öncesinden Bir Uyarı

Bir Uyarı

10 Mart 2000

Dünkü ATV-Siyaset Meydanı programında ne oldu merak ettim, gazetelere bakıyordum. Sabah, Milliyet, Radikal ve benzerlerinden pek umudum olmadığından, Cumhuriyet ve Evrensel gibi gazetelere, tabii!

Cumhuriyet'te "Sabancı' nin Evlilik Teklifi" başlıklı bir haber gözüme çarptı. Zaten aşağıda, okumayanlar için. Bu mektubu yazma nedenim, tüm dünyada giderek hızlanmakta olan tekelleşmeyi, hani olur ya, belki hala fark etmeyenler vardır düşüncesi. Belki de böyle bir listeye bu türde bir uyarı yazmak yersiz. Yine de tutamadım kendimi: finans işiyle uğraştığımdan, son birkaç yıldır tahammül edilemeyecek düzeye varan şirket birleşmelerini gün be gün izliyorum. Üstüne üstlük, bir sürü etnik savaşlar, din savaşları ve çabası! Olanlar korku verici!

Finansa geçmeden önce matematikte çalıştığım konu "dalgalar" idi. Bu yüzden başka konulardaki "dalga" kuramları da ilgimi çekiyor. "Kapitalizmin uzun dalgaları" kuramı üzerine de bir miktar kafa yordum.

Tüm gelen sinyaller, önemli şu iki uzun dalganın da sonuna çok yaklaştığımızı gösteriyor.

Bu dalgalardan dışta, ve dolaşıyla daha uzun, olanı "hegemonya" dalgası:

İngiltere' nin hegemonyasına karşı Almanya ve ABD arasında 1870'lerde başlayan savaş, 1914-1945 otuzyil savaşlarından sonra, ABD' nin galibiyetiyle sonuçlandı. Sovyetler Birliği'nin varlığı nedeniyle 1945-1989 arası çift kutuplu olan dünya, Sovyetler Birliği' nin de yardımıyla ABD' nin hegemonyası altında yaşadı.

1989' da olanları biliyoruz. 1991' de de Sovyetler Birliği dağılıp, sözde sosyalizm yıkılınca, dünya tek kutuplu oldu. Fukuyama ve benzerleri bunu kapitalizmin mutlak galibiyeti ve tarihin sonu olarak yorumladılar.

Ne büyük yanılgı!

O gün bu gündür, ABD' nin hegemonyası tehdit altında. AB, Japonya ve Çin, ya da AB ve Japonya/Çin, ABD' ye rakip oldular. Rekabet her geçen gün daha da büyüyor. Örneğin, daha birkaç gün öncesinde Rusya ve Çin stratejik ortaklık iddialarıyla ortaya çıktılar.

Sonuçta, henüz Mehmet Altan durumu kavrayamamış olsa da, Fukuyama bile 1998'de tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı! Tarihin bitmediği daha bir görülür oldu. Ya da, zaten görmekte olup da, adları dinazora çıkanlar grubuna katılımlar başladı.

Özetle, ABD' nin hegemonya dönemi sonuna yaklaşıyor görüntüsünde.

Bu arada unutmadan, geleceğe yönelik her öngörü, içinde önemli hata payları da barındırır! Sonuçta, yarın ne olacağını kim biliyor ki?

Birincisinin içinde ve daha kısa olan, ve tekrar eden, ikinci dalga ise, şimdi kafa karıştırmamak için teknik adını vermeyeyim, "genişleme-kriz" dalgası. Bütün sinyaller yaşadığımız son "genişleme-kriz" dalgasının da sonuna yaklaşığımız yönünde.

Kapitalizm, otuzyil savaşları sonrasında, diyelim 1945' de, bu son "genişleme-kriz" dalgasının genişleme ayağını yaşamaya başladı. 1960' larda mutluluk tepe noktasına vardı. Ve bu mutluluk yaklaşık 1968' e kadar sürdü. (Çocukluğumu niye böylesine özlüyorum ki?)

Krizin ne zaman başladığı üzerine bir sürü değişik görüş var. Aslında anlamsız şu, ya da bu yıl dönüm yılı demek ya, ben Samir Amin' in de seçtiği 1968' i dönüm yılı sayıyorum. Başlangıç 1968-1970 arası bir yer olsa gerek.

Kapitalizmin en büyük çelişkisi, bilenler bilir ya, aşırı üretim. Yani, tüketilebileceğinden (daha doğrusu satın alınabileceğinden) fazlasının üretimi. Aslında şöyle bir çevresine bakan ve televizyon reklamlarını seyreden herkes biraz düşünürse, bunu rahatlıkla görebilir.

Bir ikinci önemli sorun da düşen kar oranları. Bu bir yasa değil bence ama şu anda olan o! Yalnızca Türkiye' ye bile baksak, son otuz yılda kar oranlarının düşme nedenlerinden en azından ikisini rahatlıkla görebiliriz:

1) Nedeni ne şekilde açıklanırsa açıklansın, köylerden kentlere olan göç: Köylü nüfusunun kentli nüfusuna oranı sürekli düşüyor. Kentli iş gücü, köylü iş gücüne göre daha pahalı. Kentlileşen köylüler başta ucuz bile olsalar, yine nedenlerini bir kenara bırakırsak, zaman içerisinde pahalılaşıyorlar.

2) Demokrasi değil ama demokratikleşme: Örneğin, Ergin Yıldızoğlu bugün Cumhuriyet' te yazdıklarını 1980'lerde yazıyor olsaydı, o tarihlerde acaba bu adamı hapisten nasıl çıkarabiliriz diye hep birlikte düşünüyor olurduk. Demokratikleşme, bizim gibilerin pastadan daha çok pay istemesini sağlayan bir süreç. Ayrıca, yök Akkuyu' da Nükleer Santral olmasın, yök Can' da Termik Santral istemeyiz, yök Bergama' da Siyanürlü Altın Madenine karşıyız gibi saçmalıklarımıza neden oluyor.

Bu ikisinden daha başka nedenler de sıralamak mümkünse de, zaten çok uzayan bu yazıyı daha da uzatmaya gerek yok.

Düşmekte olan kar oranları ve genişlemekte olan pazarların da sınırlarına dayanması nedeniyle, üretim sürekli güçleşiyor. Dolayısıyla, sermaye üretimden spekülasyona kayıyor. Finansal sermayenin son yirmi yıllık yükselişi bir rastlantı değil yani!

İkinci sonuçta yaşadığımız ve beni bu uyarıyı yazmaya iten tekelleşme. Bu da bir rastlantı değil ve aynı nedenlerden. Daha dün Almanya' nin birinci büyük bankası Deutche Bank' la, üçüncü büyük bankası Dresdner Bank birleşeceklerini açıkladılar. Son birkaç yıldır, buna benzer üç-beş haber çıkıyor günde. Sabancı' nin dedikleri de aşağıda!

Özetle, yaşamakta olduğumuz sermayenin krizden çıkış arayışıdır. Bu çıkışda bedeli de biz ödemek zorundayız.

Bütün bunların ışığında bakıldığında, ister Lenin' in tanımıyla, ister Sweezy' nin tanımıyla olsun, şu anda bize küreselleşme diye yutturulan şey de emperyalizmdir. Yani sermayenin düşen kar oranları ve aşırı üretim sonucu dünya kaynak ve pazarlarını kapışma girişimi. Kim bulduysa "MAİ, MİGA, Tahkim, Kahrolsun Emperyalizm!" sloganını, bin yaşasın!

Yukarıda sözünü ettiğim iki dalganın kesişmeye yaklaştığı dönemlerde, bir yaklaşımla içinde belirsizliği de barındıran dinamik sistemler olan tarihsel sistemlerin, ki kapitalizm de bu tür bir tarihsel sistem, dengesi bozulur. Şu anda bu tür bir dengesizlik yaşıyoruz. Sistemin istikrarı kalmadı. Şu aralar ABD Başkanı Clinton, ABD Hazine Bakanı Summers ve benzerleri ağızlarından istikrar kelimesini hiç düşürmüyor dikkat ederseniz.

Bu tür istikrasızlıklar, ya da denge bozuklukları genellikle kaosa neden oluyor. Şimdi, yeni bir kaosa yaklaşıyoruz çok büyük olasılıkla. Kaos başladığında hazırlıklı olmazsak eğer, bittiğinde kendimizi içinde bulacağımız yeni denge, bizler için üzüntü verici bir denge olabilir.

Bu yüzden, dönüm noktası olarak bir tarih seçmek gerekirse, 30 Kasım' da başlayan hareket, hepimiz için çok önemli. Eğer bu hareketi güçlendirip, Armağan' in deyimiyle, mezar kazıcılık görevimizi yerine getirmezsek, kendimizi içinde bulacağımız bir sonraki denge hepimiz için çok acıklı olabilir.

Bu mezar kazıcılık işinde de sendikalarımıza çok önemli görevler düşüyor. Ben gibi bilimciler, çevreciler, öğrenciler ve bir sürü siyasi parti sizin yanınızdayız. Ama siz harekete geçmezseniz, bizi ezmeleri o kadar kolay ki!

Hepsi bu,

Sabri

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Bu da o evlilik teklifi ile ilgili haber. Cumhuriyet'te bulamadım, burada buldum.

http://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/genel-haberler/sabanci-dan-koc-ve-dogus-a-evlilik-teklifi_ID327815/

Yedi makaleden oluşan kitabım: Bir izlence

Liranın flaş göçüsünün Bloomberght'den resmi

Böyle bir durum. Bakalım nasıl açıklayacaklar? Ama hoş bir durum olmadığı açık. 


ABD faizleri göçüyor beklediğim gibi

Şu anda ABD 10 Yıllık faizi %1,473, 30 Yıllık faizi %1,979. Bu rakamları vermiyordum, zaten kimse veremez de, böyle olur demiyor muydum? Daha da düşecekler. Ve dolar da göçmeyecek. Gerçi bütün kredi paraları altın karşısında düşecekler ama diğer paralar karşısında dolar sağlam. Altın karşısında bütün fiat paralarının devalüsyonu oluyor. 

Liraya bu olmuş bu gece.

Lİra da göçer artık.

Zaten 1 dolar 6 lirayı geçmiş. Doların yolu açık olsun.

GÜNCELLEME

Göçmüş zaten. 1 dolar 6.3838 lirayı görmüş.

https://www.zerohedge.com/news/2019-08-25/turkish-lira-flash-crashes-plummets-15-seconds

Altın fiziksel olacak

Varsa altın almak gibi bir niyetiniz, fiziksel altın alacaksınız. Hurda altın almayın ama. Altın alacaksanız, külçe altın alın.

Altın uçtu: Onsu 1550 doları gördü.

Onsu 1549.82'yi görmüş. Yani 1550. Yanılmadığım iki yer var. Altın ve uzun dönemli ABD Hazine bonoları. Hisse senetlerinde hep yanılıyorum ama benim marifetim onlar değil. ABD dolarının rezerv parası statüsü beklediğimden daha önce bitecek sanırım. Yerine altın gelebilir. Yine de doların çok yakın bir zamanda rezerv statüsünü kaybedeceğini sanmıyorum. Daha zaman var bence. Göreceğiz. 

Çin komünist mi kapitalist mi?

Kırılgan Beşli Liginin Değişmez Takımı Türkiye

Bunu 25 Kasım 2017'de yazmışım. Bu hafta dünya karışırsa, Türkiye de fena karışır.

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++


Kırılgan Beşli Liginin Değişmez Takımı Türkiye

Uzay Yolu diye bir televizyon dizisi vardı ben çocukken.  Sonra o bitti, yerine Uzay Yolu − İkinci Nesil diye bir dizi başladı.  Sonra o da bitti ve yerine yeni  Uzay Yolu dizileri geldi.

Uzundur izlemediğimden hala bir Uzay Yolu dizisi var mı ve varsa kaçıncı nesil bilmiyorum ama Kırılgan Beşli de benzer bir dizi. Daha doğrusu bir lig.

Kırılgan Beşli − İlk Nesil

Kırılgan Beşli Ligi bir Morgan Stanley finansal analistinin 2013 Ağustos'unda icat ettiği bir yükselen piyasa ülkeleri ligi olup, çeşitli milli ve fakat futbol değil sermaye akışı maçlarıyla seyircilerine 2014 yılı sonlarına dek hizmet vermiş bir ligdi.

İlk kurulduğunda lige alınma şerefine nail olan ülkeler Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya ve tabii Türkiye idiler. Bu ülkeler, ekonomik büyümelerini sürdürmeleri ne idüğü belirsiz (bugün var, yarın yok) yabancı yatırımlara bağımlı olduğundan bu şerefe nail oldulardı.

2015 yılı başından itibaren bu ülkelere olan sermaye akışları toparlanır gibi olunca Kırılgan Beşli Ligi unutuldu ve yerine Sıkıntılı Onlu Ligi gibi şimdi hangi "önemli" kurumun, hangi analistinin, hangi ülkeleri dahil ederek kurduğunu hatırlayamadığım daha heyecanlı ligler kurularak başka sermaye akışı maçlarıyla seyircilerin hizmetine sunuldular.

Sonra o ligler de unutuldular.

Kırılgan Beşli − İkinci Nesil

Ve fakat son günlerde Kırılgan Beşli Ligi yeniden peydah oldu.  Kimin yeniden peydah ettiği malumum değil −anladığım kadarıyla S&P adlı o "önemli" kurumdan birisiymiş − ama bir de ne göreyim?

Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya küme atladıkları halde Türkiye yine o ligde. 

Lige yeni gelen ülkeler de Arjantin, Mısır, Katar ve Pakistan.  Ve maalesef bunların hiçbiri pek de yükselen piyasa ülkeleri gibi görülmüyorlar bugünlerde. Batan piyasa ülkeleri gibi görülüyorlar.

Diğer bir deyişle, Türkiye ligde kalan tek ülke olarak aslında küme düşmüş.

Kırılganlık Ne Demektir ve Nasıl Ölçülür?

Kırılganlık bir sürü şekilde ölçülebilir. Mesela cama bir çekiçle biraz kuvvetlice vurursanız cam kırılır ve parçaları ortalığa dağılır. Demek ki cam kırılgandır. Ama her cam aynı kırılganlıkta değildir.

Mesela küçük bir çekiçle kırılabilen camlar olduğu gibi, kırılması balyoz gerektiren camlar da olabilir.  Diğer bir deyişle, hangi camın daha kırılgan olduğunun ölçüsü, o camı kırabilmek için uygulanması gereken kuvvetin küçüklüğüdür. Yani ne kadar köfte, o kadar ekmek ya da ne kadar küçük, o kadar kırılgan.

Özetle, bir camı kırmak için uygulanması gereken kuvvet ne kadar küçükse, o cam  o kadar kırılgandır.

Türkiye Niye Kırılgan?

Yukarıda anlattığım cam kırılganlığı nedenlerine çok benzer nedenlerden.

Ama burada bakılması gereken uygulanması gereken kuvvetin küçüklüğü değil, merkez bankası yabancı para rezervlerinin −buna R diyelim− toplam kısa dönemli dış borçlara −buna da KDDB diyelim− oranıdır. Gerçi tek bakılması gereken bu oran değildir ama Uluslararası Para Fonu'nun (IMF'nin) burada anlattığı gibi bu oran bakılması gereken en önemli orandır.

Özetlersek, bakacağımız kırılganlığın ölçüsü R'nin KDDB'ye oranı, yani R/KDDB.

Bizim R

Önemli bir finans haberi kaynağımız Bloomberght sitesinin 23 Kasım 2017 tarihinde burada yazdığı üzere 17 Kasım 2017 haftasında merkez bankamız TCMB'nin net uluslararası (çoğunluğu ABD doları yabancı para) rezervleri 34,5 milyar dolarmış.

Yani son haftada Türkiye'de  R = 34,5 milyar dolar.

Geçerken hatırlatayım:  TCMB net rezervlerini halka pek açıklamadığından halk net rezervlerini pek öğrenemez ama nasılsa bu kez Bloomberght öğrenebilmiş ve bildirmiş. TCMB hemen her zaman brüt rezervlerini açıklar ama brüt rezervler değil, net rezervlerdir TCMB'nin dilediğince harcayabileceği rezervler. Geriye kalan rezervler bankalara aittir ve TCMB onları piyasaya müdahale etmek için dilediğince harcayamaz.
  
Bizim KDDB

Burası biraz muallak ama TCMB'nin burada dediği üzere Eylül 2017 itibarıyla kalan vade (1 yıl ve daha az) göz önünde bulundurulduğunda memleketin toplam (kamu + özel) kısa dönemli dış borcu 170,1 milyar dolar. Bunun yalnızca 21,9 milyar doları bankaların, geri kalanı hükümet dahil bankalar-dışı sektörlerin. Finans diliyle konuşursam, bankaların "yabancı para pozisyonları" kapatılmış olabilir −ki bu ne demektir, o da muallak− ama geri kalan "yabancı para pozisyonlarının" çoğu açık.

Neye açık?

Kurdaki oynamalara açık.

TCMB'nin yukarıda verdiğim linki şunu söylüyor Eylül 2017 itibarıyla:

Bu 170,1 milyar dolar kısa dönem dış borcun  %14,6'sı kamu sektörüne, %0,4'ü TCMB'ye, %12,9'u bankalara, geri kalanı da banka olmayan özel kurumlara ait. Yani banka olmayan özel kurumların (içlerinde küçük de olsa banka olmayan finansal kurumlar da var) toplam dış borcu yaklaşık 122,6 milyar dolar.  Ve bu 122,6 milyar dolar pozisyonun hepsi olmasa da (ihracatçı şirketlerin gelirleri de yabancı para cinsinden olduğundan onların pozisyonu açık değildir safsatası dolanıyor ortalıkta ama ayrıntıya girmeyeyim işi karıştırmamak için) çoğu yukarıda anlattığım anlamda açık pozisyon.

Bir de, IMF'in yukarıda linkini verdiğim belgesinde ileri sürdüğü gibi yabancı para cinsinden olmadıkları halde yabancı kısa dönemli dış borç sayılması gereken yurtdışı yerleşiklerin tuttuğu Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS'ler) var. Bugünlerde yurtdışı yerleşiklerin tuttuğu DİBS miktarı da 30 milyar dolar civarında. Yabancı sahipliğinde olan DİBS'lerin kısa dönemli borç sayılması nedeni de vadelerinden bağımsız DİBS'lerin her an satılıp dolara çevrilebilecek olmaları. Fazladan bizim hisse senetlerinde olan yabancı para da var ama o kalsın işi daha da karıştırmamak için.  Yabancılar onları da her an satıp çıkabilirler ama neyse.

Bu durumda DİBSler katılmadığında bizim KDDB = 170.1 milyar dolar, katıldığındaysa 200 milyar doları (hisse senetleri de katıldığında çok daha iyice ) aşıyor.

Kibarlık olsun diye şöyle diyeyim.

Eylül sonu itibarıyla Türkiye'de KDDB = 170,1 milyar dolar.

Bizim R/KDDB

Yukarıda verdiğim R ve KDDB bilgilerini kullanalım şimdi:
Bizim R/KDDB = 0,2 = %20.

Camın kırılganlığı konusunda ne demiştim?

Camı kırmak için uygulanması yeterli kuvvet ne kadar küçükse, cam o kadar kırılgandır demiştim.

Peki bu yukarıdaki R/KDDB oranı küçük mü ve küçükse neye göre küçük?

Tarihe göre küçük. Hem de çok küçük.

R/KDDB oranı bu küçüklüğe düşen ülkeler bir süre sonra kısa dönemli dış borçlarını çeviremez hale geldikleriden batıyorlar genellikle. İnanmayan, yukarıda linkini verdiğim IMF makalesine ve sayamayacağım çoklukta bir sürü başka makale ve kitaba baş vurabilir.

BİTİRİRKEN

Cemil Ertem 23 Kasım 2017' de şöyle demiş diye özetliyor Bloomberght:

"Merkez'in uygun bulduğu takdirde herhangi bir harekete geçmekte özgür olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, TCMB'nin araç bağımsızlığı olduğunun altını çizdi ve spekülatörlerin elini kırabileceğini belirtti." 

Cemil Ertem'e şu soruları soruyorum:

1) R/KDDB %20 iken TCMB spekülatörlerin elini nasıl kıracak?
2) DİBS'leri katmadığımızda 170.1 milyar dolar (kattığımızda yaklaşık 200 milyar) olan KDDB, TCMB'deki net rezervlerin beş katı (kattığımızda yaklaşık altı katı) değil mi?
3) Memlekete bir hücum olursa kaç gün dayanır o net rezervler, üç gün mü, beş gün mü?
4) Bırak uzak geçmişi, son 60-70 yıllık tarih bile son günlerde Venezuela'da da gözlediğimiz türden hücumlarla dolu değil mi?    

Allah, Halim'dir, Alim'dir. O her şeyi işitir, görür, bilir.  O, Rahman'dır, Rahim'dir. O hiç kimseyi Cemil Ertem'i düşürdüğü kadar düşürmez aslında ama Cemil Ertem'i böyle düşürmüş nedense.
                                                        

Son artık çok yakın: göçüş geldi

Küresel hisse senedi piyasaları bu hafta ciddi göçmezlerse, birkaç haftaya ciddi göçerler. Altın yükselir, faizler daha da düşer, eksi olanları dahil. Bugün yuan/renminbi 5 Ağustos'ta göçtüğünden daha kötü göçtü Asya'da. Birileri de altın standartına dönülsün demeye başladı. Uzundur deniliyordu da diyenlerin sayısında sıçrama şeklinde bir artış oldu. Bunun arakasından ciddi bir savaş olasılığı yüksek ama inşallah çıkmaz. Çıkarsa, ABD-Çin bir taraf Almanya-Rusya diğer taraf. Bir çoğunun beklediğinin tersine Çin ve Rusya aynı tarafta olmayacaklar. Yani bence.

Monday, August 19, 2019

Kuracağız yer yüzünde cenneti

İriş Dede Sultan iriş.

Ben de seni Karaburun'da yeniden hayata getirmezsem neyim. 603 yıl sonra.

İriş Dede Sultan iriş.

https://www.youtube.com/watch?v=WBgn3AELT8Q 

Sunday, August 18, 2019

Bu kez gerçekten farklı. Kapitalizm buradan kapitalizm olarak çıkamaz.

Bu başlıklı İngizce makalemi yazmaya başladım. Şöyle başladı.


This Time is Really Different

Can Capitalism Survive?

 

T. Sabri Öncü

 

Congratulating Oldrich

Oldrich Vasicek is an old friend. When I started my "quant" carrier in fixed income (that is, bonds) in January 1994 in Walnut Creek, California, Oldrich was there.  A recently graduated mathematics Ph.D. then, I received my first real-life finance education from him.

Oldrich, a statistician by trait is famous for developing the first theory of term structure of default risk-free interests rates in 1977 (Vasicek 1977). But, despite this, he had been unfortunate until recently because his theory allowed for negative nominal interest rates. Most people considered this a flaw because negative nominal interest rates were unimaginable then.

And now, the entire term structures or −in non-academic parlance− yield curves of Germany, Netherlands, Switzerland and Denmark are below zero. These are nominal interest rates. A few days ago, Finland's entire yield curve went below zero also, but at the time of writing (Sunday, 18 August 2019), Finland's longest maturity government interest rate appears to have gone above zero. I am almost sure it will go below zero again. Belgium and Sweden appear to be next in line, although we do not know which one will win the competition.

Hence, I congratulate Oldrich.



Oldrich bu. İstatistikçidir aslında. Benden 20 yaş büyüktür. Yakışıklı bir arkadaştır. 1994'te çok daha yakışıklıydı. 52 yaşındaydı. Şimdi 77. Zaman çok hızlı geçiyor. 

Kemik diye bir şey kalmadı

Saturday, August 17, 2019

Bugün Kaz Dağları

Altına hayır. Zaten Tevbe 34-35 Ayetlerinde Allah, altın ve gümüş biriktirmeyi yasaklıyor.

Bugünkü gösteriden ilginç bir slogan:

Üstüm altından daha değerlidir.

Ne yazık ki katılımcılar mücadelelerinin kapitalizm ile mücadele olduğunun farkında değillerdi.







Friday, August 16, 2019

Dede Sultan Toplumsal Araştırma Neyi Olsun?

Börklüce Mustafa’nın isyan ettiği Karaburun’da Dede Sultan Toplumsal Araştırma bir şeyi kuracağım da, o şeye ne diyeyim? Enstitü, Akademi, Köy filan gibi beylik bir şey olmasın istiyorum. Dergah mı olsa acaba? Mesela, Dede Sultan Toplumsal Araştırmalar Degahı? Düşüncelerinizi bekliyorum. E-posta adresim: sabri.oncu@gmail.com

ABD'de sermaye girişlerine vergi yasası önerisi: Baldwin-Hawley

Baldwin (Demokrat) ve Hawley (Cumhuriyetçi) Yasa Önerisi 31 Temmuz 2019'da yapıldı. ABD merkez bankası Fed'in içeri yönlü sermaye akışlarına vergi getirmesini ve doğrudan yabancı varlık almasını öneriyorlar bu yasa tasarısında.

Hatırlayalım:

Cari Hesap + Sermaye Hesabı + Finans Hesabı + Hata-Noksan = 0

Trump koyduğu gümrük vergileriyle Cari Hesap'a müdahale etmeye çalışırken, bu arkadaşlar, ona dokunmayalım,  "Sermaye Hesabı + Finans Hesabı" toplamını sıfır yapalım, "Cari Hesap" da sıfıra gider diyorlar. Hata-Noksan abartılmazsa tabii.

Benim yıllardır memlekete dediğim şey. Ayrıca, IMF de bunu destekliyor. Avustralya, Brezilya ve Güney Kore benzer şeyler yaptığında IMF üçüne de icazet vermişti. Buna sermaye kontrolu değil de "sermaye akışı yönetimi" diyor IMF. Ama sen deveye at dedin diye deve at olmuyor. IMF'nin sermaye akışı yönetimi dediği şey sermaye kontroludur.

Ben de yıllardır Türkiye Cumhuriyetine sermaye kontrolları koyun demiyor muyum?

Gerçi bunlarla sorunu çözmek mümkün değil ama olsun!

Thursday, August 15, 2019

ABD 10 Yıllık Hazine Faizi

Bu faiz bir ara %1,5 altına inip %1,475’i görmüş. Devamı gelecektir. Hisse senetlerine değil, tahvillere bakın. Başımıza gelenin vehametini onlar gösteriyor. Bu şekilde giderse, ABD Hazine faizleri de negatif olabilirler.

Altıncılık yarışı Belçika ile İsveç arasında

Belçika ile İsveç çok ciddi kapışıyorlar. Yakında ikisinin de tüm vadelerdeki hükümet faizleri eksi olacak. İlk beş:

Almanya
Hollanda
İsviçre
Danimarka
Finlandiya.

Belçika ve İsveç de bu beş ülkeye katılacaklar.  Bu, borç ve faiz bundan binlerce yıl önce ortaya çıkalı beri olmamış bir şey.

Bu yüzden bu kez gerçekten farklı.

Finlandiya da geldi

Artık bütün hükümet faizleri negatif beş ülke var: Almanya, İsviçre, Hollanda, Danimarka ve Finlandiya. Bakalım altıncı ülke hangisi olacak?

Engels de haklıydı: sıçramalar ve zig-zaglar

1859'da Friedrich Engels şöyle yazmıştı: "Tarih, genellikle sıçramalar ve zig-zaglarla ilerler." Doğru demiş. Ben de hep tarih içinde sıçramalar da olan bir rassal süreçtir demiyor muyum? Engels'in dediğinin aynısı da kulağa biraz daha matematikselmiş gibi geliyor. Engels'in zig-zag dediğine biz matematikçiler Weiner Süreçi diyoruz.

Mesela şöyle bir şey:

dx(t)=a(t)*dt + b(t)*dW(t)+dJ(t)

Yukarıdaki x(t) tarihine baktığımız şey neyse o, dt kısmı süreçin deterministik kısmı, dW(t) kısmı Engels'in zig-zag dediği Weiner Süreçi kısmı, dJ(t) de Engels'in sıçrama dediği kısım.

5 Ağustos'tan bu yana olanlar aynen Engels'in dediği gibi oldular. Sıçramalar ve zig-zaglar.

Bu sabah aşağıya giden piyasalar Çin'den gelen bir geri çekilme ve ABD'den gelen birkaç iyi haber ile biraz toparlanıp yukarıya gider oldular.

Bu arada dünya ekonomisinde ne değişti?

Hiçbir şey.

Bakalım birkaç saat sonra ne olacak?

Güncelleme:

Avrupa Merkez Bankasından birisi çıkıp Eylül'de köklü alımlar yapacağız filan demiş öğleden sonra, hop, yine faizler sıçradı. Sabah aşağıya sıçramışlardı, öğlen yukarıya sıçradılar, öğleden sonra yine aşağıya.

Bu arada dünya ekonomisinde ne değişti?

Hiçbir şey.

Bakalım birkaç saat sonra ne olacak?



Wednesday, August 14, 2019

Bütün ABD Hazine faizleri %2’nin altına gitti

Bu ABD tarihinde daha önce hiç olmamış bir şey. Daha da ilginçi Fed’in efektif politika faizi %2,12 civarında. Yani bütün verim eğrisi Fed’in efektif politika faizinin altında. Fed’in daha da faiz indirmesi kaçınılmaz. Birileri de Fed çalışanları çok iyi eğitimli ve zekidir, ne yaptıklarını bilirler filan diyorlardı. Anlatamıyordum bu dünyayı yanlış anladıklarını. Çok bilen böylesi komik bir duruma düşer mi? 

Dediklerimin hepsi oldu

Küresel resesyon geldi, dolar yükseldi, altın yükseldi, ABD Hazine faizleri ve ABD hisseleri düştü. Başka bir şey daha diyordum ama ona daha var: kapitalizm bu tarihinin en büyük depresyonundan kapitalizm olarak çıkamaz. Yerine başka bir şey ya da başka şeyler gelecek. Bu son dediğimin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini görebilmemiz için ise daha uzun yıllar beklememiz gerekecek. Belki o zamana ben ölmüş olurum. Ama oğlumun görmesi olasılığı oldukça yüksek.

Geleni beklerken yazdığım yedi İngilizce makale

Konuyu yazmaya 2015'te başlamışım. Biraz zaman aldı ama beklenen geldi. Gelen sekizinci makale sanırım bu serinin sonuncusu olacak. Ama yine de belli olmaz.


16 June 2015
What straw will break the finance sector’s back?

http://www.primeeconomics.org/articles/when-will-the-next-financial-crisis-start-what-straw-will-break-the-finance-sectors-back

15 February 2016
Has the Crash of the Global Financial Markets Begun?

http://www.primeeconomics.org/articles/545z2v5l4fms3cvfp99ozq62vdc8p7

16 November 2016
It’s the Private Debt, Stupid!

http://www.primeeconomics.org/articles/its-the-private-debt-stupid

20 July 2017
Debts That Cannot Be Paid Will Not Be

http://www.primeeconomics.org/articles/debts-that-cannot-be-paid-will-not-be

4 July 2018
Did This Straw Break the Finance Sector's Back?

http://www.primeeconomics.org/articles/did-this-straw-break-the-finance-sectors-back

13 February 2019
Are We Heading Towards a Synchronised Global Slowdown?

http://www.primeeconomics.org/articles/are-we-heading-towards-a-synchronised-global-slowdown


20 June 2019
Thus Spoke the Bond Market

http://www.primeeconomics.org/articles/thus-spoke-the-bond-market






Kurban Bayramı yarın bitiyor, bizim piyasalara ne olur?

Ve dolayısıyla bizim piyasalar açılıyor. Bakalım bizim hisse senetleri, hükümet faizleri ve liraya ne olacak?

Bence hepsi düşer

ABD verim eğrisi ters döndü

ABD verim eğrisi 3 Ay-10 Yıl makasıyla bakıldığında zaten tersti de şimdi 2 Yıl-10 Yıl makasıyla bakıldığında da ters oldu. Faizler an itibarıyla şöyle.

  U.S. 1M 2.052
  U.S. 3M 1.998
  U.S. 6M 1.945
  U.S. 1Y 1.829
  U.S. 2Y 1.634
  U.S. 3Y 1.567
  U.S. 5Y 1.528
  U.S. 7Y 1.572
  U.S. 10Y 1.628
  U.S. 30Y 2.067

Finlandiya 30 Yıl faizinin eksi olmasına da iyice az kaldı. Altın ve gümüş de yine başlarını alıp gittiler. Geçen haftaya tarihi demiştim, bu hafta da tarihi oldu. Hayırlısı, pak hayırlısı olacağı yok ama.  

ABD'de likidite daralıyor mu?

Bu resimden pek daralıyor gibi durmuyor.


Baz parada bir daralma olduğu gözüküyor da ne kredilerde ne de mevduatlarda bir daralma var henüz. Kim bilir, belki finansal sektörün elindeki para azalmıştır. Yani likidite sorunu finansal sektördedir. Bakmak lazım.

Danimarka da geldi, Finlandiya'nın gelmesi yakındır

Danimarka'nın da Almanya, İsviçre ve Hollanda'ya katılımıyla tüm vadelerdeki hükümet faizleri negatif olmuş ülkeler sayısı dörde çıktı. Finlandiya'da negatif olmamış tek hükümet faizi 30 yıl vadeli faiz ki o da %0.1'in altında. Onun da sıfırın altına düşmesi an meselesi. Yani bu ülkelerde hükümete borç vermek hükümete bağış yapmak anlamına geliyor. Ortodoks, heterodoks bütün iktisat teorileri ters yüz oldu. Böyle bir şeyin olabileceğini yazan bir iktisat teorisi yok. Bir tek eski iş arkadaşım Oldrich Vasicek'in meşhur vade yapısı modeli olabilir diyordu ve bu yüzden kullanmak isteyen pek çıkmıyordu.


Oldrich bu yakışıklı arkadaş, modeli de hemen resminin yanında yazıyor. Dünyanın en tatlı insanlarındandır. İlk gerçek finans eğitimimi ondan aldım, Wallnut Creek, Kaliforniya'da. Oldrich'i kutluyorum. Mutlu olmuştur bu olanlardan sonra. Tarihe geçti bence.

Tuesday, August 13, 2019

Riba


ABD 30 Yıllık Hazine Faizi

Bu faiz tüm tarihinin en düşük değeri %2,103 değerini bugün gördü. Bu hızla düşmeyi sürdürürse yakında %2 altına düşer. ABD 10 Yıllık Hazine faizi de yakında %1,5 altını görür. Altın da aldı başını gidiyor. Bugün onsu 1527 doları görmüş. Gümüş de aldı başını gidiyor. Yani millet güvenli limanlara kaçıyor. Korku geldi bedene ve korku geldi mi, fena halde yayılır. Dünya ekonomisinin geleceği pek parlak durmuyor.

Şu İngilizce makalemde korkuyu anlatıyorum.

http://www.primeeconomics.org/articles/is-brexit-moment-a-lehman-moment-fear-factor-in-financial-crises

Monday, August 12, 2019

Jeffrey Epstein intihar mı etti, öldürüldü mü?

Bana öldürüldü gibi geliyor ama gerçekte ne olduğu o kadar da önemli değil. Ölmesi dünya piyasalarını vurdu. Altın ve gümüş yükseldi, ABD Hazine faizleri daha da düştü. Tabii tek neden bu değil ama bu da nedenler arasında. Arkadaşın geçmişi hakkında aşağıdaki gibi bir yazı var. Bu arkadaş öyle rastgele bir milyarder gibi durmuyor. Bir sürü komplo teorisi ortalıkta dolanıyor ama bu yazıda anlatılanlar pek öyle komplo teorisine benzemiyor. Bence adamı götürdüler ortalık iyice karışmadan. Elinde çok tehlikeli bilgiler vardı ve kanıtlarıyla birlikte. Bir şantaj örgütü lideri olması olasılığı çok yüksek. Hani Türkiye'de de bir sürü video olayı oluyor ya. Bu arkadaşın elinde öyle videolardan bir sürüsü olduğu anlaşılıyor.

https://www.mintpressnews.com/shocking-origins-jeffrey-epstein-blackmail-roy-cohn/260621/

McKinsey de Lenin de haklı

McKinsey Asya-Pasifik bankacılık sistemine konsolidasyon geliyor demiş. Haklı.

https://www.mckinsey.com/industries/financial-services/our-insights/bracing-for-consolidation-in-asia-pacific-banking-the-quest-for-scale

Sıkça alıntılanan şu paragrafı Lenin Ekim 1917 devriminden kısa bir süre önce yazmıştır:

Büyük bankalar olmadan sosyalizm imkansız olurdu. Büyük bankalar,  sosyalizmi yaratmak için ihtiyacımız olan ve kapitalistlerden hazır olarak alacağımız “devlet aygıtıdır”. . . . Büyüklerin en büyüğü, tek bir devlet bankası, her kırsal bölgede, her fabrikada şubeleriyle sosyalist aygıtın onda dokuz kadarını oluşturacak. Ülke genelinde defter tutma, mal üretimi ve dağıtımı muhasebesi olacak; bu, tabiri caizse, sosyalist toplumun iskeletinin doğasındaki bir şey olacak.
Devrimden hemen sonra da Lenin'in şunu dediği bilinir:

Ülkedeki bütün bankalar sovyetlerin denetimindeki tek bir banka haline getirilmeli.
McKinsey bunu pratikte gözlüyor ama teori öyle olacağını söylüyor zaten. Çünkü bankacılık sektörü bir doğal tekeldir. Üstelik, borç vererek ürettiği mal, yani para, kamu-malı benzeri bir maldır. Çünkü borç tüketilince azalmaz ama tüketimi engellenebilir. Bu tür sektörlerde de konsolidasyon (tekelleşmenin kibarcası)  kaçınılmazdır. Çünkü böyle sektörlerde rekabet karları sıfıra doğru indirir. Teori böyle diyor, McKinsey de pratikte teorinin dediğinin olduğunu anlatıyor bu raporunda. Yıllardır bankacılık sektörü kamusal olsun dememin nedeni budur. Madem sektör kendi kendine tekelleşiyor zaman içerisinde, baştan tekel olsun ve o tekel de kamuya hizmet eden ve kar amacı gütmeyen kamusal bir tekel olsun.


Sunday, August 11, 2019

Bu kez gerçekten farklı!..

Negatif faizler daha ne kadar düşebilirler? Bilemiyorum. Ama bildiğim o ki borç ve faiz bundan binlerce yıl önce ortaya çıkalı beri böyle bir şey daha önce olmadı. Bu yüzden bu kez gerçekten farklı. Bu borçlar ödenemez. Bu nedenle oluyor bu negatif faizler.

Saturday, August 10, 2019

Altın ne yana gider usta?

Yine yıllardır dediğim bir şey. Altın sağlam. Ama fiziksel altın. Sanal altın değil. Arada sırada düşse de altının eğilim olarak yönü yukarıdır. ABD doları hala diğer paralar karşısında sağlam ama altın karşısında bütün paralar dökülecekler. Gelen bütün sinyaller o yönde. Altın sağlam. Uzun dönemli ABD Hazine bonoları da. En azından daha bir süre.

Negatif faizli tasarruf hesabı olur mu?

Cevabı bilmiyorum ama ING CEO'su olur demiş. Müşteriler ayaklanmış. Bu da bir tür borç silme olur olursa. Mevduatlar bankaların mevduat sahiplerine borçlarıdır. Tasarruf mevduatlarına eksi faiz, bankanın tasarruf mevduatı sahiplerine olan borcunun bir kısmını silmesi demektir. Yıllardır dediğim şey. İçinde bulunduğumuz derin depresyondan çıkabilmek için yapılması gerekenlerin başında borç silmek gelir. Ben öyle derken millet deli mi bu filan diyordu ama artık banka CEO'ları silerim demeye başladılar. ING CEO'sunun dediği o. Açık açık borç silerim demese de.

https://nltimes.nl/2019/08/02/ing-ceos-negative-interest-savings-account-threats-anger-customers

Friday, August 09, 2019

Chase borç silmiş

Bu da beklenmeyen bir gelişme. Chase Bank Kanada kredi kartı piyasasından Mart 2018'de çıkmaya karar vermişti. Bugün bütün kalan kredi kartı borçlarının tümünü affettiğini açıklamış. Buradan öğrendiğimiz bir şey var. Borç affı bundan binlerce yıl önce olmuş bir şey değil yalnızca. Chase Bank bu yaptığıyla bugün bile borç silmenin mümkün olduğunu göstermiş.

https://news.yahoo.com/flabbergasted-chase-bank-forgives-credit-130519230.html

Almanya, Hollanda, İsviçre

Bu üç ülkede inanılmaz bir şey oldu ve bütün vadelerdeki hükümet faizleri eksiye gitti. İlk ikisinde en uzun vade 30 yıl, İsviçre'de 50 yıl. Bu tasarruf sahiplerinin tasarruflarının bir kısmını gönüllü sildirmeleri demektir. Örnegin, ileride 80 lira almak için bugün hükümete100 lira veriyorsam bu yaptığım 20 liramı gönüllü sildirdiğim anlamına gelir. Ya da hükümete 20 lira bağış yaptığıma. Gerçi finansçılar paranın zaman değerini unutmuşsun diyecekler ama unutmadım. O teknik bir ayrıntı burada. Onu da işin içerisine katsam, bağış miktarı değişir (18 lira ya da 22 lira olur mesela) ama anafikir değişmez.

Negatif %25 faiz?

Michael Hudson olabilir demiş. Çok ilginç bir mülakat.

https://sputniknews.com/radio_double_down/201907301076404514-negative-25-interest-rates/

Wednesday, August 07, 2019

Cüneyt Cebenoyan

Çok kişi Cüneyt hakkında çok şey dedi ve yazdı. Benim yazacak çok bir şeyim yok. Kardeşimdi ne ana ne baba bir olmasak da. Cenazesinde ağlarken bana baş sağlığı dileyen çok kişi oldu. Çok benzediğimizden. Gençken benzemezdik de yaşlandıkça benzer olduk. Bir arkadaş bana iyi bir insanmış dediydi. Ben de şöyle dediydim. İyi onu tarif edebilecek en doğru kelime. İyi onu değil, o iyiyi tanımlardı. Bekle biraz Cüneyt. Nasılsa birgün ben de yanına geleceğim.

Yeni EPW makaleme hazırlanırken

"So, who knows what is going to happen to the world economy and financial markets in the not-so-distant future?"

Kusuruma bakılmasın. Yukarıdaki İngilizce şey son EPW makalemden. 

Kabaca şöyle diyor:

"Yani, dünya ekonomisine ve finansal piyasalarına çok da uzak olmayan bir gelecekte ne olacağını kim biliyor?"

Atilla da var bu videoda

Tarihi hafta

Tarihi bir hafta: 5-9 Ağustos 2017

Çok uzun yazmayacağım. Hafta bitsin, EPW'ya bir makale yazacağım zaten. Ama bu hafta, iktisat tarihine geçeceğinden emin olduğum bir hafta. Hafta bitsin, haftanın makalesini yazacağım.