Sunday, August 25, 2019

Kırılgan Beşli Liginin Değişmez Takımı Türkiye

Bunu 25 Kasım 2017'de yazmışım. Bu hafta dünya karışırsa, Türkiye de fena karışır.

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++


Kırılgan Beşli Liginin Değişmez Takımı Türkiye

Uzay Yolu diye bir televizyon dizisi vardı ben çocukken.  Sonra o bitti, yerine Uzay Yolu − İkinci Nesil diye bir dizi başladı.  Sonra o da bitti ve yerine yeni  Uzay Yolu dizileri geldi.

Uzundur izlemediğimden hala bir Uzay Yolu dizisi var mı ve varsa kaçıncı nesil bilmiyorum ama Kırılgan Beşli de benzer bir dizi. Daha doğrusu bir lig.

Kırılgan Beşli − İlk Nesil

Kırılgan Beşli Ligi bir Morgan Stanley finansal analistinin 2013 Ağustos'unda icat ettiği bir yükselen piyasa ülkeleri ligi olup, çeşitli milli ve fakat futbol değil sermaye akışı maçlarıyla seyircilerine 2014 yılı sonlarına dek hizmet vermiş bir ligdi.

İlk kurulduğunda lige alınma şerefine nail olan ülkeler Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya ve tabii Türkiye idiler. Bu ülkeler, ekonomik büyümelerini sürdürmeleri ne idüğü belirsiz (bugün var, yarın yok) yabancı yatırımlara bağımlı olduğundan bu şerefe nail oldulardı.

2015 yılı başından itibaren bu ülkelere olan sermaye akışları toparlanır gibi olunca Kırılgan Beşli Ligi unutuldu ve yerine Sıkıntılı Onlu Ligi gibi şimdi hangi "önemli" kurumun, hangi analistinin, hangi ülkeleri dahil ederek kurduğunu hatırlayamadığım daha heyecanlı ligler kurularak başka sermaye akışı maçlarıyla seyircilerin hizmetine sunuldular.

Sonra o ligler de unutuldular.

Kırılgan Beşli − İkinci Nesil

Ve fakat son günlerde Kırılgan Beşli Ligi yeniden peydah oldu.  Kimin yeniden peydah ettiği malumum değil −anladığım kadarıyla S&P adlı o "önemli" kurumdan birisiymiş − ama bir de ne göreyim?

Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya küme atladıkları halde Türkiye yine o ligde. 

Lige yeni gelen ülkeler de Arjantin, Mısır, Katar ve Pakistan.  Ve maalesef bunların hiçbiri pek de yükselen piyasa ülkeleri gibi görülmüyorlar bugünlerde. Batan piyasa ülkeleri gibi görülüyorlar.

Diğer bir deyişle, Türkiye ligde kalan tek ülke olarak aslında küme düşmüş.

Kırılganlık Ne Demektir ve Nasıl Ölçülür?

Kırılganlık bir sürü şekilde ölçülebilir. Mesela cama bir çekiçle biraz kuvvetlice vurursanız cam kırılır ve parçaları ortalığa dağılır. Demek ki cam kırılgandır. Ama her cam aynı kırılganlıkta değildir.

Mesela küçük bir çekiçle kırılabilen camlar olduğu gibi, kırılması balyoz gerektiren camlar da olabilir.  Diğer bir deyişle, hangi camın daha kırılgan olduğunun ölçüsü, o camı kırabilmek için uygulanması gereken kuvvetin küçüklüğüdür. Yani ne kadar köfte, o kadar ekmek ya da ne kadar küçük, o kadar kırılgan.

Özetle, bir camı kırmak için uygulanması gereken kuvvet ne kadar küçükse, o cam  o kadar kırılgandır.

Türkiye Niye Kırılgan?

Yukarıda anlattığım cam kırılganlığı nedenlerine çok benzer nedenlerden.

Ama burada bakılması gereken uygulanması gereken kuvvetin küçüklüğü değil, merkez bankası yabancı para rezervlerinin −buna R diyelim− toplam kısa dönemli dış borçlara −buna da KDDB diyelim− oranıdır. Gerçi tek bakılması gereken bu oran değildir ama Uluslararası Para Fonu'nun (IMF'nin) burada anlattığı gibi bu oran bakılması gereken en önemli orandır.

Özetlersek, bakacağımız kırılganlığın ölçüsü R'nin KDDB'ye oranı, yani R/KDDB.

Bizim R

Önemli bir finans haberi kaynağımız Bloomberght sitesinin 23 Kasım 2017 tarihinde burada yazdığı üzere 17 Kasım 2017 haftasında merkez bankamız TCMB'nin net uluslararası (çoğunluğu ABD doları yabancı para) rezervleri 34,5 milyar dolarmış.

Yani son haftada Türkiye'de  R = 34,5 milyar dolar.

Geçerken hatırlatayım:  TCMB net rezervlerini halka pek açıklamadığından halk net rezervlerini pek öğrenemez ama nasılsa bu kez Bloomberght öğrenebilmiş ve bildirmiş. TCMB hemen her zaman brüt rezervlerini açıklar ama brüt rezervler değil, net rezervlerdir TCMB'nin dilediğince harcayabileceği rezervler. Geriye kalan rezervler bankalara aittir ve TCMB onları piyasaya müdahale etmek için dilediğince harcayamaz.
  
Bizim KDDB

Burası biraz muallak ama TCMB'nin burada dediği üzere Eylül 2017 itibarıyla kalan vade (1 yıl ve daha az) göz önünde bulundurulduğunda memleketin toplam (kamu + özel) kısa dönemli dış borcu 170,1 milyar dolar. Bunun yalnızca 21,9 milyar doları bankaların, geri kalanı hükümet dahil bankalar-dışı sektörlerin. Finans diliyle konuşursam, bankaların "yabancı para pozisyonları" kapatılmış olabilir −ki bu ne demektir, o da muallak− ama geri kalan "yabancı para pozisyonlarının" çoğu açık.

Neye açık?

Kurdaki oynamalara açık.

TCMB'nin yukarıda verdiğim linki şunu söylüyor Eylül 2017 itibarıyla:

Bu 170,1 milyar dolar kısa dönem dış borcun  %14,6'sı kamu sektörüne, %0,4'ü TCMB'ye, %12,9'u bankalara, geri kalanı da banka olmayan özel kurumlara ait. Yani banka olmayan özel kurumların (içlerinde küçük de olsa banka olmayan finansal kurumlar da var) toplam dış borcu yaklaşık 122,6 milyar dolar.  Ve bu 122,6 milyar dolar pozisyonun hepsi olmasa da (ihracatçı şirketlerin gelirleri de yabancı para cinsinden olduğundan onların pozisyonu açık değildir safsatası dolanıyor ortalıkta ama ayrıntıya girmeyeyim işi karıştırmamak için) çoğu yukarıda anlattığım anlamda açık pozisyon.

Bir de, IMF'in yukarıda linkini verdiğim belgesinde ileri sürdüğü gibi yabancı para cinsinden olmadıkları halde yabancı kısa dönemli dış borç sayılması gereken yurtdışı yerleşiklerin tuttuğu Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS'ler) var. Bugünlerde yurtdışı yerleşiklerin tuttuğu DİBS miktarı da 30 milyar dolar civarında. Yabancı sahipliğinde olan DİBS'lerin kısa dönemli borç sayılması nedeni de vadelerinden bağımsız DİBS'lerin her an satılıp dolara çevrilebilecek olmaları. Fazladan bizim hisse senetlerinde olan yabancı para da var ama o kalsın işi daha da karıştırmamak için.  Yabancılar onları da her an satıp çıkabilirler ama neyse.

Bu durumda DİBSler katılmadığında bizim KDDB = 170.1 milyar dolar, katıldığındaysa 200 milyar doları (hisse senetleri de katıldığında çok daha iyice ) aşıyor.

Kibarlık olsun diye şöyle diyeyim.

Eylül sonu itibarıyla Türkiye'de KDDB = 170,1 milyar dolar.

Bizim R/KDDB

Yukarıda verdiğim R ve KDDB bilgilerini kullanalım şimdi:
Bizim R/KDDB = 0,2 = %20.

Camın kırılganlığı konusunda ne demiştim?

Camı kırmak için uygulanması yeterli kuvvet ne kadar küçükse, cam o kadar kırılgandır demiştim.

Peki bu yukarıdaki R/KDDB oranı küçük mü ve küçükse neye göre küçük?

Tarihe göre küçük. Hem de çok küçük.

R/KDDB oranı bu küçüklüğe düşen ülkeler bir süre sonra kısa dönemli dış borçlarını çeviremez hale geldikleriden batıyorlar genellikle. İnanmayan, yukarıda linkini verdiğim IMF makalesine ve sayamayacağım çoklukta bir sürü başka makale ve kitaba baş vurabilir.

BİTİRİRKEN

Cemil Ertem 23 Kasım 2017' de şöyle demiş diye özetliyor Bloomberght:

"Merkez'in uygun bulduğu takdirde herhangi bir harekete geçmekte özgür olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, TCMB'nin araç bağımsızlığı olduğunun altını çizdi ve spekülatörlerin elini kırabileceğini belirtti." 

Cemil Ertem'e şu soruları soruyorum:

1) R/KDDB %20 iken TCMB spekülatörlerin elini nasıl kıracak?
2) DİBS'leri katmadığımızda 170.1 milyar dolar (kattığımızda yaklaşık 200 milyar) olan KDDB, TCMB'deki net rezervlerin beş katı (kattığımızda yaklaşık altı katı) değil mi?
3) Memlekete bir hücum olursa kaç gün dayanır o net rezervler, üç gün mü, beş gün mü?
4) Bırak uzak geçmişi, son 60-70 yıllık tarih bile son günlerde Venezuela'da da gözlediğimiz türden hücumlarla dolu değil mi?    

Allah, Halim'dir, Alim'dir. O her şeyi işitir, görür, bilir.  O, Rahman'dır, Rahim'dir. O hiç kimseyi Cemil Ertem'i düşürdüğü kadar düşürmez aslında ama Cemil Ertem'i böyle düşürmüş nedense.